4 Mayıs 2022 Çarşamba

Kiraz çiçek açar, Türk bakar

 Dünya kiraz haritasına bakın… Anadolu, kiraz üretiminde açık ara dünya lideri. Sakura Zensen adlı kiraz bayramıyla bütün dünyanın ilgisini şu anda üzerine toplayan Japonya, ilk 20’de dahi yok. Kiraz çiçek açma festivali için Japonya’nın 11 kentine akın eden 500 bin turist içinde bizim sosyete de olmuştur geçmişte.


Benzer durumu fındıktan biliyoruz. Küredeki fındığın üçte ikisi bizde üretilir ama borsası Almanya’dadır, fiyatını Frankfurt belirler. İncir, kayısı farklı mı? Peki, Japonların Sakura Zensen ile küreselleştirdiği kiraz bayramında bizim beceremediğimiz nedir? Japonlar kirazın çiçek açmasını hayata dair yeni başlangıç dönemi yapan efsane öyküler üretmişler. Şölenler düzenlemekle yetinmeyip yeni işe başlama, evlenme tarihlerini hatta okul tatillerini Sakura Zensen’e göre ayarlamışlar. Amerika, Kanada, Almanya hatta Filipinler de onları örnek almış. Biz hariç…


Kiraza dair her şeyi bilen Japonlar bu festival ile ülke tanıtımı yanı sıra turizm gelirlerini patlatırken “Turkey; Discover the Potential” sloganıyla bizim yaptığımız nedir dersiniz? Söyleyeyim; hemen hemen hiç…


40 ziraat fakültemizde ayağına çamur değmeden emekli olan hocalarımız dâhil bizde kirazın yöresel envanterini bilen, kiraz ağaçlarının hangi yöremizde ne zaman çiçek açtığından haberdar insanımız yok.


Turizmciler? Onların işi gücü deniz, kum, güneş… Her şey içinde modelleriyle turist sayısıyla övünmek… İstanbul lale ile bezenmiş şimdilerde…


2010 Türk-Japon yılı için Tokyo’ya hediye 100 bin fidan göndermeye kalktık, 400 yıl önce bir kasa lale soğanıyla ülkesinde lale tarımını başlattığımız Hollanda’dan izin almak zorunda kaldık. Şimdi Japonya’ya cari açık (akıl açığı okunur) turları düzenliyoruz kiraz çiçeği görmek için… Sorum şudur; Allah bize kirazı verdi de aklı mı esirgedi? Yoksa konfor alanı içinde tüketimle uyuşturulmuş halimiz mi bu duruma sebep?


Alıntı:

https://www.dunya.com/kose-yazisi/kiraz-cicek-acar-turk-bakar/656713


11 Ekim 2021 Pazartesi

TARIM VE ORMAN BAKANI DR. PAKDEMİRLİ: DAMLA SULAMA YAPAN ÇİFTÇİNİN KÂRI ARTIYOR

 TARIM VE ORMAN BAKANI DR. BEKİR PAKDEMİRLİ, ÇELTİK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE DAMLA SULAMA YÖNTEMİNİN UYGULANMASIYLA YÜZDE 50 SU TASARRUFU SAĞLANDIĞINI, ÇİFTÇİNİN KÂRININ YÜZDE 20 ARTTIĞINI BELİRTTİ.


İklim değişikliği ve buna bağlı olarak yaşanan kuraklık, tarımsal sulamadaki önlemleri de artırıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, modern sulama teknikleri ile daha az su tüketerek üretim yöntemlerinin en önemli örneğini Çanakkale'de hayata geçirdi.


Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Çanakkale'de damla sulama tekniği ile çeltik yetiştirilen tarlayı ziyaret etti. Burada yaptığı konuşmada, damla sulama tekniğinin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini belirten Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:


MALİYETİ DÜŞÜRÜP NET HASILAYI ARTIRIYORUZ


"Çanakkale, 2020 yılında 112.278 dekarlık alanda 93.933 ton çeltik üretimi ile Türkiye üretiminde yüzde 9,6'lık paya sahip bir ilimizdir. Çanakkale'de bu yıl 3.410 dekar alanda damla sulama yöntemi ile çeltik üretimi gerçekleştirildi. Bu alanların 3.270 dekarlık kısmı Bakanlığımızca, 'Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi' projesi kapsamında desteklendi. Bu proje kapsamında toplam 74.280 kg çeltik tohumu kullanılmış olup, tohum bedelinin 698 bin TL'si Bakanlığımız tarafından karşılandı. Çeltik yetiştiriciliğinde damla sulama yönteminin uygulanması ile tava sulama yöntemine göre su kullanımında yüzde 50 tasarruf sağladık. Maliyeti yaklaşık olarak toprak işleme ve ekim işlemlerinde yüzde 60, işçilikte yüzde 70, tarla kirasında yüzde 30 olarak düşürdük. Damla sulamada tava sulama yöntemine göre maliyeti yaklaşık %20 oranında düşürerek, net hasılayı artırıyoruz. Çiftçimizin kârlılığı %20 artıyor. Günümüz koşullarında küresel ısınmadan dolayı su kaynaklarının ekonomik kullanılması gerekliliği her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle çeltik üretiminde su kullanımında önemli tasarruf sağlayan damla sulama sistemi kullanılarak üretim yapılmasını Bakanlık olarak destekliyor ve yaygınlaştırılmasıyla ilgili çalışmalar yürütüyoruz."


12 İLİMİZDE ÜRETİMİ DESTEKLİYORUZ


Damla sulama sistemi ile çeltik yetiştiriciliğinin 2005 yılından itibaren dünyada uygulandığını belirten Bakan Pakdemirli, Türkiye'de uygulamanın 2007 yılında Edirne'de başladığını kaydetti. Bakan Pakdemirli şöyle devam etti:


"Ülkemizde 2021 yılında damla sulama ile çeltik üretimi yapılan alan 13 bin dekar seviyelerine ulaştı. Bu üretimin 9.511 dekarı 12 ilimizde Bakanlığımız tarafından yüzde 75 hibe tohum ile desteklendi. Bu illerimiz Ankara, Balıkesir, Çanakkale, Çankırı, Edirne, Düzce, İstanbul, Kırıkkale, Kırklareli, Mersin, Samsun, Sinop'tur. Ülkemizde çeltik üretimi 2002 yılında 360 bin ton iken, 2020 yılında yüzde 172'lik artış ile 980 bin tona ulaştı."


 


DAMLA SULAMA KULLANIMININ AVANTAJLARI


Damla sulama yöntemi ile dekara 800 ile 900 m³, tava sulama yöntemi ile 1500 ile 2400 m³ su kullanılıyor. Damla sulama yönteminin kullanılması ile yüzde 50'den fazla su tasarrufu sağlanıyor. Damla sulama yöntemiyle çeltik yetiştiriciliğinde bölgelere göre değişmekle birlikte tava sulama yöntemine göre yüzde 30-50 oranında sulama ücreti daha düşük alınıyor.


Tava sulama yöntemi kullanıldığında suyun bitki kök bölgesine ulaştırılabilmesi için yıllık 50 ile 60 litre arasında yakıt harcanırken, damla sulama yönteminde yakıt tüketiminde yaklaşık yüzde 50 tasarruf sağlanıyor.


Damla sulama yönteminde su kesildikten 5-7 gün sonra hasat yapılırken, hasat için paletli biçerdövere ihtiyaç duyulmamaktadır. Tava sulama yönteminde su kesildikten en az 10-15 gün sonra hasat yapılabilmekte ve hasat için paletli biçerdövere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da maliyeti artırıyor.


Kaynak:

https://www.tarimorman.gov.tr/Haber/5106/Tarim-Ve-Orman-Bakani-Dr-Pakdemirli-Damla-Sulama-Yapan-Ciftcinin-K%c3%a2ri-Artiyor


BAKAN PAKDEMİRLİ; “HER BÜYÜKBAŞ HAYVANIN KULAĞINA BİR CEP TELEFONU”

 Bakan Pakdemirli, "Şimdi biz de deyim yerindeyse, her büyükbaş hayvanın kulağına bir cep telefonu takıyoruz. Tabi bu, daha küçük, kullanımı ve işlevi daha kolay, pili yaklaşık 5 yıl giden bir cep telefonu. Birçok teknolojik özelliğe sahip 'Akıllı Küpe', Hayvan Takip Sisteminin önemli bir parçasıdır." dedi.


Tarım ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Karaman'daki CHS Tarım ve Hayvancılık A.Ş'de hayata geçirilen Hayvan Takip Sisteminin tanıtım programına katıldı. Pakdemirli burada yaptığı konuşmada, Bakanlık olarak ülke tarımını geliştirmek ve üreticiye yeni projeler sunmak için durmadan, dinlenmeden çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.


"BÜYÜKBAŞ HAYVANDA SON 3 YILDA CUMHURİYET TARİHİNİN REKORU KIRILDI"


Türkiye'de hayvancılığa 16 milyarı son üç yılda olmak üzere 19 yılda 75 milyar lira destek verildiğini ifade eden Pakdemirli, hayvancılık desteğini son 3 yılda iki kattan fazla artışla 7,8 milyar liraya çıkardıklarını vurguladı.


Son 3 yılda, büyükbaş hayvan varlığının yüzde 13 artışla, 18,3 milyon başa yükselerek cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığını belirten Pakdemirli, küçükbaş hayvan varlığının da aynı dönemde yüzde 29 artışla, 57,3 milyon başa ulaşarak son 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını aktardı. Pakdemirli, Türkiye'nin küçükbaş hayvan sayısında Avrupa'da birinci, büyükbaş sayısında ikinci sırada olduğunu ifade ederek, "Yetiştiricimizin gayreti, bizlerin desteği ve Allah'ın bereketiyle ulaştığımız bu seviyeyi, yeni projelerle inşallah daha da yukarılara taşıyacağız." dedi.


"DIŞ TİCARET FAZLASI 2021'İN İLK 8 AYI, 887 MİLYON DOLARA ULAŞTI"


Üretimdeki bu gelişmelerin hayvancılık ihracatına da olumlu yansıdığını dile getiren Pakdemirli, canlı hayvan ve hayvansal ürün dış ticaretinde, 2019'da 585 milyon dolar olan dış ticaret fazlasının, 2020 yılında 727 milyon dolara çıktığını, 2021 yılının 8 ayında ise 2020 yılının tamamını geride bırakarak 887 milyon dolara ulaştığını söyledi.


Pakdemirli, yem fiyatlarındaki aşırı artışa müsaade etmeyeceklerini de vurgulayarak, şöyle devam etti:


"Et, süt ve yem üreticilerimizin bu durumdan olumsuz etkilenmemesi ve maliyetlerinin azaltılmasını sağlamak amacıyla Toprak Mahsulleri Ofisimiz aracılığı ile 'Yem Regülasyon Çalışması' başlattık. TMO, hasat nedeniyle haziran ayında ara verdiği uygun fiyatlı arpa ve buğday gibi yem hammaddesi satışına, temmuz ayında yeniden başladı. Bu kapsamda, ekim ayı sonuna kadar 2,6 milyon ton hububatı piyasaya arz etmiş olacağız. Yine, hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla, yem bitkileri desteğimiz de devam ediyor. Son 19 yılda yaklaşık 8 milyar lira yem bitkileri desteği ödedik. Sağladığımız destekler ve yürütülen çalışmalar ile yem bitkileri ekim alanımız 758 bin hektardan, 2,5 milyon hektara yükseldi. Besicimiz ve süt üreticimiz rahat olsun. Tedbirlerimizi aldık, almaya da devam edeceğiz."


"AKILLI KÜPE ESASEN BANA AİT BİR FİKİR, BİR PROJEDİR"


Tarım ve Orman Bakanlığının Ar-Ge çalışmaları için yıllık yaklaşık 1 milyar lira bütçe kullandığını anlatan Pakdemirli, üreticinin maliyetlerini düşürecek ve gelirini artıracak elektrikli traktörden, hayvan aşısı üretimine, arıcılık merkezinden bitkisel gıda Ar-Ge merkezine kadar birçok proje yürüttüklerini söyledi.


"Elektronik Hayvan Takip Sistemi"nin de ülke hayvancılığına çok büyük katkı sağlayacak yerli ve milli bir yenilik ve çözüm olduğunu ifade eden Pakdemirli, şunları kaydetti:

"Akıllı küpe esasen bana ait bir fikir, bir projedir. Uykusuz geçen bir gecenin ardından bulduğum bir fikir. Aslında teknoloji ve inovasyon her zaman her yerde var. Yani bu teknoloji var, bu GSM teknolojisi var ama hayvancılıktaki problemleri gece bir yandan düşünüp, bir yandan bunları saydığım, bir yandan da not alığımda bunları çözebilecek olan teknolojinin Türkiye'deki tüm sürüyü bir arada takip edebileceğimiz bir sisteme ihtiyacımız olduğunu fark ettim. Bunu takip etmek için de bir radyo sinyaline ihtiyaç var. Bunu en rahat GSM operatörleri vasıtasıyla yapabiliriz. Bakanlığımız açısından hem planlama hem hayvan sağlığı, hayvan refahı ve diğer konularla ilgili bize faydası olacak. Üreticiye olan faydası da 'döl verimi, hayvanın sıkı takibi ve verimliliğin artışı gibi neticelere sebebiyet verebilecek bir projeye imza atmak önemli olur' diye düşündüm. Bugün denemelere baktığımız zaman aldığımız neticelerin benim hayalimdeki neticelerin çok ötesinde olduğun görüyorum."


"HER BÜYÜKBAŞ HAYVANIN KULAĞINA BİR CEP TELEFONU…"


Pakdemirli, hayvanın kulağına asılacak bir küpenin cep telefonu gibi işlev göreceğini anlatarak, "Şimdi biz de deyim yerindeyse, her büyükbaş hayvanın kulağına bir cep telefonu takıyoruz. Tabii bu, daha küçük, kullanımı ve işlevi daha kolay, pili yaklaşık 5 yıl giden bir cep telefonu. Birçok teknolojik özelliğe sahip 'akıllı küpe', Hayvan Takip Sisteminin önemli bir parçasıdır." ifadelerini kullandı.


Sistemle, hayvanların konumları, yem yeme ve geviş getirme gibi beslenme durumları, aşılama kayıtları, koordinasyon bilgisi ile hareket ve sevk durumları, kızgınlık ön uyarı bilgilendirmesi, kulak iç sıcaklığı gibi verilerin anlık olarak merkezi programa aktarıldığını dile getiren Pakdemirli, sisteme, ileriki dönemlerde yerli ve milli olarak geliştirilecek, buzağı besleme robotları, sağım, yemleme ve otomasyon sistemleri ile süt ölçer gibi teknolojik donanımlar ilave edilerek tam bir çiftlik yönetim sistemine dönüştürüleceğini anlattı.


"HER 100 'AKILLI KÜPE', İLAVE 20 HAYVAN DEMEK"


Pakdemirli, sistemin 5 ilde 400 büyükbaş hayvan üzerinde denemelerinin tamamlandığını dile getirerek, şunları kaydetti:


"Proje sonucunda elde edilen veriler değerlendirildiğinde, bu sistemin uygulandığı hayvancılık işletmelerinde, süt veriminde yüzde 25 artış, buzağı veriminde yüzde 20 artış ve sağlık giderlerinde yüzde 15 azalış tespit edilmiştir. Eğer bu sistemi sadece damızlık dişi hayvanlarımıza takabilirsek, ilave yem ve girdi kullanmadan yılda 1 milyon daha fazla buzağı, 2-3 milyon ton ilave süt elde edebiliriz. Yani her 100 'Akıllı Küpe', ilave 20 hayvan demek. Elde edilen verim ve hayvan sayısı ile sağlık giderlerinin azalmasını dâhil ettiğimizde, bu teknolojinin yaygın kullanımı sonucunda ülke ekonomisine kısa vadede yıllık 5 milyar, orta vadede ise 10 milyar lira katkı sunabiliriz."


Kaynak:

https://www.tarimorman.gov.tr/Haber/5110/Bakan-Pakdemirli-Her-Buyukbas-Hayvanin-Kulagina-Bir-Cep-Telefonu


21 Eylül 2021 Salı

Tarımda dijital çözümler, ürün kayıplarını önlüyor

 Günümüzde her alanda olduğu gibi tarımda da verimlilik ve rekabet gücünü artıran dijital çözümlerin kullanımı yaygınlaşıyor.

Vodafone Business Dijital Tarım Çözümü, içinde bulunan sensör ve modüller aracılığı ile kurulu olduğu alanda havadan ve topraktan aldığı verileri analiz ederek tarımsal işlemler için size ‘en iyi zamanlama’ önerileri sunuyor ve erken uyarılar vererek ürün zaiyatı ve ekipman zararından kaçınmanıza yardımcı oluyor. 


Vodafone Business Dijital Tarım Çözümü ile üretiminizi uzaktan takip edebilir, daha verimli sulama, gübreleme ve ilaçlama yapabilir ve doğal afetlere karşı erken uyarı sistemi ile ürün kayıplarınızı önleyebilirsiniz. 


Bununla birlikte, tarladan aldığınız verimi en üst seviyelere çıkarırken elektrik, ilaç ve gübre miktarı gibi üretim maliyetlerini azaltmanızı sağlıyor. Son teknoloji destek ve karar mekanizması olan Vodafone Business Dijital Tarım Çözümü ile tarımsal üretiminizi verilerin gücüyle artırabilirsiniz.


Kaynak:

https://www.capital.com.tr/ceo-life/ceo-life-haberleri/tarimda-dijital-cozumler-urun-kayiplarini-onluyor


"Dijital tarımla verimi yüzde 35-40 artırdık"

 Tat Gıda, domates üreticilerinin de dijital teknolojileri kullanarak tarla verileri ile ürün performansı arasında ilişki kurmasına yönelik takip ve kayıt sistemini oluşturmasına destek veriyor.

Akıllı tarım teknolojilerine son 3 yılda 7,5 milyon TL’nin üzerinde yatırım yapan ve her yıl yaklaşık 2 bin 500 dekarlık alanda ileri dijital uygulamalarıyla üretim gerçekleştiren Tat Gıda, domates üreticilerinin de dijital teknolojileri kullanarak tarla verileri ile ürün performansı arasında ilişki kurmasına yönelik takip ve kayıt sistemini oluşturmasına destek veriyor. Çiftçinin gelişimi ve güçlenmesi amacıyla eğitimler veren ve bu konuda sektöre öncülük eden Tat Gıda, dijital tarım uygulamalarının yaygınlaşmasıyla üretimde verimliliği arttırmayı ve tarımın geleceğine destek olmayı hedefliyor.


Son yıllarda daha belirgin şekilde hissedilen iklim krizi ve kuraklık nedeniyle, daha az kaynak kullanımı ile daha verimli üretimin öneminin arttığına, bunun çözümünün ise bilime dayalı dijital tarım ile mümkün olduğuna dikkat çeken Tat Gıda Genel Müdür Yardımcısı Hakan Turan, “Her yıl yaklaşık 2 bin 500 dekar alanda dijital tarım uygulamaları ile domates tarımı gerçekleştiriyoruz. Bilimsel temelli dijital tarım ile son derece başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Yaptığımız bu uygulamalarla ve iyi örneklerle çiftçiye rol model oluyoruz. Genç ve dinamik ziraat ekibimizle, devamlı olarak sahada yeni uygulamalar üzerinde çalışıyoruz. Bu alandaki tarım çalışmalarımız temel amacı uyguladığımız modern tarım teknikleri ile verimi artırmak ve bu tecrübeleri sözleşmeli çiftçilerimizle paylaşmak” dedi.




“Dijital tarım sayesinde maliyetleri ton ürün başına yüzde 30 düşürdük, verimi yüzde 35-40 oranında artırdık”


Tarımda dijital teknolojilerin kullanımına, yaygınlaştırılmasına ve sanayi domatesi tarımının gelişimine öncülük etmek amacıyla “Dijital Tarım Tarlası” konsepti ile domates üretmeye başladıklarını belirten Turan, şu bilgileri verdi:


“2019 ve 2020 yıllarında, uygulama alanını büyüterek, yaklaşık 2.500 dekarlık bir alanda dijital tarım çözümü ve uygulamalarının kullandık . Bursa Karacabey havzasında geleneksel yöntemlerle yapılan tarım sonucunda dekar başına elde edilen ortalama verim 7-8 ton iken, Tat Dijital Tarım Tarlası’nda dijital çözümler ve iyi tarım uygulamalarının yardımıyla dekar başına 10-11 ton seviyelerinde verim elde ettik. Bu da domates tarımında en iyi örneklerin görüldüğü Kaliforniya bölgesi sonuçları seviyesinde. Dekar başına verim artışı ile domates başına yetiştirme maliyetinin bölge ortalamasına göre yüzde 30 seviyelerinden daha düşük olduğunu görüyoruz. Biliyoruz ki dijital tarım bir zorunluluk. Dünyanın geleceği için tarımın ne kadar önem taşıdığının artık hepimiz farkındayız; daha az gübre, su, kimyasal gibi kaynak kullanımını azaltmak karbon ayak izini sıfırlamak için tarımda sürdürülebilirliğe yatırım yapmak mecburiyetindeyiz. Çiftçilerimiz de gün geçtikçe bu konuda daha da bilinçleniyor. Tat olarak, deneyimlerimizi üreticilerimizle paylaşarak, maliyet – verimlilik - sürdürülebilirlik ekseninde başarılı sonuçlar almalarına katkıda bulunduğumuz için mutluyuz.”




Tat Gıda’nın bu yıl 4.’sünü düzenledi ‘Dijital Tarla Günü’nde çiftçilerle bir araya gelerek, onlar için geliştirdikleri projeleri ve yatırımları paylaşma fırsatı bulduklarını söyleyen Turan, “Bu buluşmaların yanı sıra Tat Lider Çiftçi mobil uygulamamızla çiftçilerimizle sürekli olarak iletişimde olma imkanı elde ediyoruz. Mobil uygulama sayesinde çiftçilerimize önceden bilgilendirmelerde bulunabiliyor, tarlalarının gelişimini ve bitki sağlığını uydu görüntüleri ile analiz ediyoruz, ziraat mühendislerimizin yorum ve yönlendirmeleriyle birlikte çiftçilerimize ücretsiz bir şekilde bu uygulama üzerinden iletiyoruz. Dijital toprak analizi ile dakikalar içinde sonuç alabiliyoruz, otomatik dümenli traktörlerle verimli tarla kullanımı ve yakıt tasarrufu sağlıyoruz, sensörlerle nem kontrolu ve bu sayede su tasarrufu yapabiliyoruz” dedi.


“Gelecek yıl yeni dijital yatırımlar için 11 milyon TL’lik yatırım planlıyoruz”


Dijital tarım uygulamalarında bugün ulaşılan noktanın dünya seviyesinde olduğunu belirten ve dijital tarıma daha stratejik bir ajanda ile önümüzdeki yıllarda da yatırım yapmaya devam edeceklerini söyleyen Turan, “Geniş ölçekte veri toplama, karar destek sistemleri ve mekanizasyon konularının öncelikli yatırım alanlarımız olmasını planlıyoruz. Buradan elde edeceğimiz öğrenimleri çiftçilerimizle paylaşmaya, onların daha verimli üretim yapmaları için destek vermeye devam edeceğiz. Gelecek yıl, mekanizasyon ve yeni dijital yatırımlar için 11 milyon TL’lik yatırım planımız bulunuyor. Tat Gıda olarak önümüzdeki dönemde bu alanda çok daha heyecan verici projelerimiz var, bu vizyona yürekten inanıyoruz. Amacımız çiftiçimize rakip olmak değil rol model olmaktır” dedi.


Kaynak:

https://www.capital.com.tr/sirket-panosu/sirket-panosu-haberleri/dijital-tarimla-verimi-yuzde-35-40-artirdik


Kuru fasulye üretiminde tarihi rekor

 Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, kuru fasulye üretimine yönelik çalışmalar ve desteklerin sonuç verdiğini, 2020 yılında Cumhuriyet tarihi rekorunun kırıldığını belirtti.


Tarım ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakan Bekir Pakdemirli, Türkiye fasulye üretiminin yüzde 12’sini üreterek 2002 yılında 50’nci sırada iken geçen yıl 3’üncü sıraya yükselen Bitlis’te kuru fasulye hasadı yapan çiftçi Veysi İşler ile görüntülü görüşme gerçekleştirdi.


Görüşmeye Bitlis’te bulunan Bitkisel Üretim Genel Müdürü Mehmet Hasdemir, Bitlis Tarım ve Orman İl Müdürü Rıfat Çelik ile Ahlat Ziraat Odası Başkanı Necat Demirden de eşlik etti.


Bu yıl Türkiye genelinde üretimi gerçekleştirilen 300 bin tonun üzerindeki üretimde Bitlis’in önemli rolü olduğunu belirten Pakdemirli, “2002’de sadece 655 ton kuru fasulye üretimi yapan Bitlis’ten, geçen yıl 32 bin tonun üzerinde üretim yapan bir Bitlis’e geldik. Son 19 yılda yaklaşık 60 kat artış var. 2021’de de inşallah 40 bin ton üretiyor olacağız. Son 3 yıla baktığımızda yüzde 100’den fazla artış var.” ifadelerini kullandı.


“Bu üreticimizin başarısı”

Kuru fasulye üretimine yönelik yapılan çalışmalar ve verilen desteklerin sonuç verdiğini vurgulayan Pakdemirli, şunları kaydetti:


“Türkiye’nin kuru fasulye üretimi yıllar itibarıyla katlanarak arttı. 2020 yılında üretimde Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Tüm üretici, çiftçi ve paydaşlara başarılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu başarı üreticimizin başarısıdır. Allah’a şükür Bitlis bu sene bereketi görmüş. Allah hepinizden razı olsun.”


Bitlisli çiftçi İşler de üretimden memnun olduklarını ve Bakanlığın desteğiyle üretimi daha da artıracaklarını ifade etti.


Kaynak:

https://www.ekonomist.com.tr/gida/kuru-fasulye-uretiminde-tarihi-rekor.html


15 Eylül 2021 Çarşamba

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli'den 'kuraklık' açıklaması

 Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, Türkiye'de de meteorolojik ve tarımsal kuraklık riskinin giderek arttığını belirterek, "Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak" dedi.

Menemen’deki Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde (UTAEM) düzenlenen İklim Değişikliği ve Tarım Çalıştayı’na katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, iklim değişikliğinin, dünya gündeminin en önemli konularının başında geldiğini, bu sürecin bilincinde olarak bu çalıştayı düzenlediklerini belirtti.


Pakdemirli, son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin 5 kat arttığını, son 10 yılda küresel afetlerin yıllık zararının 170 milyar dolara ulaştığını anlatarak, tedbir alınmazsa 2050 yılında iklim değişikliği ile birlikte dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin sel riski ile karşı karşıya kalacağını, nüfusun yarısının ise susuzluk riski yaşayabileceğinin öngörüldüğünü kaydetti.


"17 günde 16 büyük orman yaygınına maruz kaldık"


Bakan Pakdemirli tarımsal üretimde ise iklim değişikliğinin etkisiyle 2050’ye kadar verimde yüzde 10 ila 25 arasında bir düşüş beklendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:


"Ayrıca, iklim değişikliği ve habitatın tahribatından dolayı bugün dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında. İklim değişikliği, her geçen gün doğayı ve tüm sektörleri olumsuz etkiliyor ama bizler, iklimden daha hızlı değişmek zorundayız. Ülkemizdeki tabloya baktığımız zaman; iklim değişikliği, bazı bölgelerimizde aşırı yağış ve sel afeti, bazı bölgelerimizde kuraklık ve bazı bölgelerimizde ise büyük orman yangınları olarak kaşımıza çıkıyor.


Temmuz ayı, dünyada son 142 yılın en sıcak temmuz ayı olarak tarihe geçti. Bundan önceki iki yıla baktığımızda Ege ve Akdeniz bölgelerinde temmuz ayı ortalama sıcaklığı 27 derecelerde, nem yüzde 50’lerin üzerinde, rüzgar hızı ise saatte 30 kilometre civarındayken bu yıl sıcaklık 42 dereceye, rüzgar hızı saatte 70 kilometreye yükseldi, nem oranı da yüzde 10’ların altına düştü.


Bunun sonucu olarak ülkemizde son 2 yılda toplam 5 büyük orman yangını yaşanmışken 28 Temmuz-13 Ağustos arasındaki toplam 17 günde 16 büyük orman yaygınına maruz kaldık. İklim değişikliği su döngüsünü de olumsuz etkiliyor. Son dönemde sel afeti yaşadığımız Bartın, Kastamonu ve Sinop illerimizde yıllık ortalama yağış metrekareye toplam 500 ila 800 kilogram arasındayken 10-13 Ağustos tarihleri arasındaki 4 günde bu illerimiz, yıllık yağışın yüzde 40 ila 70’ini aldı."


"Yağışta tarımsal sezona göre yüzde 21 azalma"


Bakan Pakdemirli Türkiye’nin meteorolojik ve tarımsal kuraklık riskinin de giderek arttığını söyleyerek, "Türkiye'de 2021 yılının 8 ayında ortalama sıcaklık 15,7 derece olarak gerçekleşmiştir. Bu değer, uzun yıllar ortalamasının 1,7 derece üzerindedir. Yağış miktarımızda ise bu yılın 8 ayında uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 6 azalma, tarımsal üretim sezonuna göre yüzde 21’lik bir azalma gerçekleşti. Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar, bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak. Dünyada da benzer manzaraları fazlasıyla görüyoruz. Yangınlar, seller, sıcak hava dalgaları gibi olaylar iklim değişikliğinin öncü etkileridir. Önümüzdeki süreçte bu afetlere daha sık ve daha çok maruz kalacağız.” diye konuştu.


Tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmanın artık bir tercih değil zorunluluk haline geldiğinin altını çizen Pakdemirli, "Türkiye, iklim değişikliğine seyirci kalacak bir ülke değildir. Tarımı dönüştürüp, ormanı güçlendirip, suyun verimli kullanımını sağlayarak yeni iklime hazır olacağız." ifadelerini kullandı.


İklim değişikliğine yönelik yürüttükleri çalışmaları anlatan Pakdemirli, kuraklığın etkilerini en aza indirmek amacıyla 81 il için hazırladıkları "Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı"nı başarıyla uyguladıklarını vurguladı.


"TARSİM sayesinde çiftçi geleceğe güvenle bakıyor"


Pakdemirli kuraklığa toleranslı 42 buğday ve 19 arpa çeşidinin geliştirilerek tescilinin yapıldığını, kuraklığa dayanıklı çeşitlere ait tohumlukları kullanarak üretim yapan çiftçilerin desteklenmesine yönelik çalışmaların da devam ettiğini söyledi.


Bu yıl bazı bölgelerde yaşanan kuraklık afeti nedeniyle kuru şartlarda hububat ve bakliyat üreten üreticilere verim kaybı oranına göre dekar başına 30 ila 100 lira arasında destek ödeyeceklerini aktaran Pakdemirli, şöyle devam etti:


"Bu yıl TARSİM kapsamındaki toplam 1,6 milyar lira hasar tazminatının 800 milyon lirasını ödedik. Hasat tespitlerinin bitmesi akabinde kalan tazminatlar da üreticilerimize ödenecektir. Hasar tazminatları içerisinde kuraklıktan zarar gören 43 ilimizdeki 14 bin 213 üreticiye toplam 214 milyon lira ödeme yaptık. Buradan tüm üreticileri TARSİM'e kayıt yaptırmaya davet ediyorum.”


"Türkiye dünyaya örnek olmuştur"


Pakdemirli, Türkiye’nin son 19 yılda ormancılık alanındaki çalışmalarıyla yeşili koruyan ve artıran bir ülke olarak tüm dünyaya örnek olduğunu belirterek, bu dönemde 5,5 milyar fidanın toprakla buluşturulduğunu, orman alanının 2 milyon hektar artırılarak 22,9 milyon hektara çıkarıldığını ifade etti.


Dünya orman varlığı sıralamasında 2015’te 46. sırada olan Türkiye'nin 2020 yılında 27. sıraya yükseldiğini aktaran Pakdemirli, "Yanan alanların yeniden ağaçlandırılması ve mevcut ormanlarımızı genişletilmesi için çalışmalarımız hızla devam ediyor. İlk yağmurların başlamasıyla birlikte ekim-kasım aylarından itibaren yıl sonuna kadar Geleceğe Nefes Kampanyası ile her bir vatandaşımıza 3’er adet olacak şekilde toplam 252 milyon fidanı toprakla buluşturacağız. İnşallah yaraları sarağız ve yanan alanları tekrar ağaçlandırarak, yeşil vatanın bir parçası haline getireceğiz." diye konuştu.


Kaynak:

https://www.borsagundem.com/haber/tarim-ve-orman-bakani-pakdemirliden-kuraklik-aciklamasi/1601648